Ayhan Kızıltan, ben@ayhankiziltan.com, İMECE Gazetesi, Mersin 05 Mayıs 2024
Uğrola Mersin, uğrola Türkiye…
Gündem hala Erdoğan – Özel görüşmesi…
Görüşme yapıldı, bitti.
Günlerdir tartışıldı ne konuşulacak diye…
Görüşme tamamlandı, içerik yok, boş koltuk var.
Uzmanlar, uzman olmayanlar herkes boş koltuğu tartışıyor hala!
Boş koltuktan sıra gelirse arada bir içerik için de fikir yürütülüyor.
Bence koltuk boş ya da dolu, oturma düzeni şöyle ya da böyle hiç önemli değil; önemli olan içerik ve niyet!
Niyetler ülke ve halkın yararını gözetmekse BU GÖRÜŞMEDEN HAYIR ÇIKAR…
Görüşmenin ardından Erdoğan:
"Türkiye’nin ve Türk siyasetinin buna ihtiyacı var"
"İlk fırsatta CHP'ye ziyareti gerçekleştirerek Türkiye'de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum"
Özel de yaptığı açıklamada:
"Biz kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini sayın Erdoğan'la görüşme imkanı bulduk"
Yani, Erdoğan dahil, herkesin bildiği, herkesin tartıştığı konular, bu kez de Ana Muhalefetin yeni lideri Özel tarafından ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanına bizzat aktarıldı…
Muhalefetle iktidarın liderlerinin görüşmesi, konuşması, fikir alışverişi gayet doğal, yararlı da.
En azından halktaki umutsuzluğu kaldırır ve gerilimi de düşürür.
Bu görüşme ile ilgili farklı bir yorum yapacağım…
Erdoğan şu mesajı vermiş olabilir mi?
“Bakın ben Cumhurbaşkanı olarak sizleri dinlemeye hazırım, gelin dertlerinizi güzel güzel anlatın ben de notlarımı alayım ve çözüm sağlamak için uğraşayım. Bağırıp çağırıp muhalefet etmenize gerek yok”
Bu çok yararlı oldu denilen görüşmeden sonra Özel çıkıp sert muhalefet yapar mı?
Yaparsa demezler mi? “Cumhurbaşkanı seni dinledi, söylediklerini not etti ve gerekenleri yapacağız dedi. Hem iade-i ziyaret de yapacağım dedi”
Yani, biraz zaman ve sabır!
İşte bu ziyaretin düzenlenmesinin asıl amacı zaman kazanmak mıydı Cumhurbaşkanı için yoksa?
Özel Cumhurbaşkanına ilettiği konuların çözülmesi konusunda bir süre verdi mi?
Cumhurbaşkanı iletilenlere çözümler sağlanacağı konusunda bir ümit verdi mi?
İade-i ziyaret (karşı ziyaret) görüşmesinden önce Cumhurbaşkanının bazı sorunların çözülmesini sağlaması bir iyi niyet göstergesi olur mu?
Olursa gerçekten bir yumuşama dönemi başlamış olur Türkiye’de…
Karşı ziyaret görüşmesinde, Özel’in çözümler için makul bir süre tanıması gerekir mi?
Bu sürede çözümler için adımlar atılmazsa daha sıkı muhalefetin yürütüleceğini de bir şekilde ifade etmeli mi?
Aslında Özel şimdiye kadar pek rastlamadığımız şekilde uzlaşma ve diyalogdan yana bir lider görüntüsü veriyor, ama karşısında yılların verdiği siyaset ve strateji birikimi ve deneyimi olan Erdoğan var, üstelik bu konularda müthiş çalışan dinamik ekiplere de sahip.
İstediği ya da kendisi açısından gerektiği zaman tansiyonu yükselttikçe yükseltebiliyor, kendisi açısından gerektiği zaman da düşürebiliyor.
Kim ne derse desin, Türkiye’de yaşayan herkesin UZLAŞMACI, KAPSAYICI, HOŞGÖRÜLÜ, EMPATİ ve DİYALOGA dayalı bir siyaset istediği belli.
Siyasetçiler de halkın bu isteğine uymalı!
İnsanlar konuşarak anlaşır; herkes herkesle konuşacak, hep kavga ettik bir yere varamadık.
Artık uygarca siyaset yapılan, uygarca tartışılan, birbirini anlayan bir TÜRKİYE olsun!
ANAYASA: PARLAMENTER SİSTEM Mİ, PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ SÜRSÜN MÜ???
Madem diyalog ve yumuşama dönemi başladı, ardından da uzlaşma dönemi gelmeli.
Hem de toplumsal uzlaşmayı getirmeli uzlaşma dönemi.
İlk uzlaşma Anayasa konusunda olmalı.
Bir kere şu ortaya konmalı; yeni Anayasa yaptık diyelim, uyacak mısınız, uymayacak mısınız?
Bir de şu soruya yanıt istenilmeli: Neden gerek duyuyorsunuz, şimdiye kadar süregelen Anayasalar ile neyi yapamadınız, yapamadığınız bir şey, elde edemediğiniz bir makam oldu mu?
Bu ülkede Anayasaya uyulma nasıl sağlanacak?
Anayasa tüm Türkiye Halkını kapsayıcı ve kucaklayıcı olması için mi isteniyor, yoksa kişisel ikballer için mi isteniyor?
Yeni Anayasa Metni şeffaf bir şekilde kamuoyuna sunulmalı ve açık açık tartışılmalı, gizli saklı bir şey değil ya Anayasa!
Eğer bütün siyasi partiler Anayasanın tüm Türkiye Halkı için olması konusunda içtenlikle aynı düşüncedeyse zaten sorun kolay çözülecektir.
Tüm içtenliğimle söylüyorum, bu sistem, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, iyi gelmedi Türkiye’ye.
Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülmedi, çözülmediği gibi Türkiye’yi de uçurmadı bu sistem.
Alınan hızlı kararlarla yalnızca iktidara yakın bazı grupların büyütüldüğü kanaatindeyim.
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi Orta Doğu ülkelerindeki tek adamlık rejiminden devşirilmiş gibi geliyor bana.
Anayasa, Meclis ve Senatodan oluşan güçlü bir İkili Parlamento Sistemine dönüş temelinde yenilenmeli.
Hızlı kararlar almakla da olmuyormuş demek ki!
Tartışılıp, uzlaşılarak (pazarlık yapılarak değil) alınan kararlar doğru oluyor.
İlerici bir Anayasa yapılmalı.
Tabii bu görüşmelerde sığınmacılar sorunu da mutlaka görüşülmeli ve mutlaka Türkiye’nin bekası yönünde bir uzlaşmaya varılmalı.
TBMM, Türkiye Büyük Millet Meclisi, liyakatli insanlardan oluşup eski etkisine ve saygınlığına kavuşmalı…
Türkiye’de artık Türkiye Cumhuriyeti için siyaset yapılmalı!
NEDEN SİYASET AĞIRLIKLI YAZIYORUM…
Her şeyi siyaset yönetiyor.
Dünyayı, Türkiye’yi her yeri siyaset yönetiyor.
Dünyanın ve Türkiye’nin daha yaşanabilir olması için siyasetçilerin iyi olması ve iyi yönetmesi gerekmektedir.
Yoksa ne Dünya düzelir, ne de Türkiye!
Önce siyaset ve siyasetçilerin düzelmesi gerekiyor…
Yabancı bir yazar şöyle söylemiş:
"BİR POLİTİKACI BİR SONRAKİ SEÇİMİ, BİR DEVLET ADAMI İSE BİR SONRAKİ NESLİ DÜŞÜNÜR.
BİR POLİTİKACI PARTİSİNİN BAŞARISINI, BİR DEVLET ADAMI İSE ÜLKESİNİN BAŞARISINI DÜŞÜNÜR".
Gazi Mustafa Kemal Atatürk de:
Türkiye Cumhuriyeti’ni düşünür ve “TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR OLACAKTIR” deyip CUMHURİYETİ GENÇLERE EMANET EDER.
Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…
Comments