MERSİN’DE SEKTÖRLERİN DURUM ANALİZLERİ VE GELECEK VİZYONLARI YAZI DİZİSİ-GİRİŞ BÖLÜMÜ
- Ayhan KIZILTAN
- 6 gün önce
- 2 dakikada okunur
Ayhan Kızıltan, ben@ayhankiziltan.com, Mersin, 16.11.2025
MERSİN’DE SEKTÖRLERİN NABZI: BİLGİYİ PAYLAŞMA SORUMLULUĞU
Beş yıllık MTSO Yönetim Kurulu Başkanlığım sürecinde, Mersin’deki neredeyse tüm sektörlerle ve sektör temsilcileriyle çok yakın ilişkiler kurdum. Organize sanayi bölgelerinden sanayi sitelerindeki atölyelere, limandan lojistiğe, tarımdan turizme, yeme içme sektörüne kadar her alanda, fırsat buldukça kapılarını çaldım; iş yerlerine, tarlalara, fabrikalara, ofislere gittim; etkinliklerine katıldım.
Onları dinledim.
Düşüncelerini, şikâyetlerini, beklentilerini, umutlarını ve endişelerini not ettim; onları iyi tanıdım.
Hep motive etmeye çalıştım, fikir alışverişleri yaptık, ikinci kuşakların nasıl değerlendirilmelerini ve onları geleceğe nasıl hazırlayabileceğimiz, tartıştık, Mersin’i ve Türkiye’yi tartıştık, sektörleri tartıştık.
Bugün geriye dönüp baktığımda, şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim:
Mersin’deki tüm sektörler konusunda “uzman” olmasam da, sahadan gelen birikimli bir bilgi ve gözlem dağarcığına sahip oldum. Bu dağarcık sadece bana ait kalırsa eksik kalır; paylaşılırsa anlam kazanır.
İşte bu nedenle, İmece gazetesindeki köşemde “MERSİN’DE SEKTÖRLERİN DURUM ANALİZLERİ VE GELECEK VİZYONLARI” başlığı altında bir yazı dizisine başlıyorum.
BU YAZI DİZİSİNİN TEMEL AMACI
Sektörlerin bugününü fotoğraf gibi çekmek,
Sorunları açıkça ama yapıcı bir dille ortaya koymak,
Geleceğe dair somut ve uygulanabilir öneriler geliştirmek,
Ve en önemlisi, bu kentin ekonomik ve sosyal hayatına emek veren herkese ilham verip harekete geçirme sorumluluğunu yerine getirmek.
Bu yazı dizisi, ne kuru bir istatistik dökümü, ne de karamsar bir şikâyet listesi olacak. Tam tersine; sahada dinlediğim seslerin, toplantılarda tutulan notların, gece yarısı kafamda dönen soruların ve yılların birikiminden süzülen bir ortak akıl daveti olacak.
KENDİ KENDİME ŞUNU SÖYLEDİM
“Beş yıllık süreçte dağarcığıma dolan bu bilgileri paylaşarak, ilgililere ve yetkililere ilham verip onları harekete geçirmeyi amaçlıyorum. Umarım bu emeklerim boşa gitmez. İnanıyorum ki, sahiplenen mutlaka çıkar. En azından sektörlerin temsilcileri çıkar”
Ben, bu yazı dizisini tam da bu inançla kaleme alıyorum. Hiç kimseyi hedef almadan, hiçbir sektörü veya kurumu dışlamadan; Mersin’in tüm renklerini, tüm sektörlerini, tüm emeğini kapsayan bir ortak yol arayışı olarak.
Mersin’i kısır siyasi çekişmelerden, çıkar peşinde koşanların oyuncağı olmaktan kurtarıp, birlikte çalışıp, birlikte yol alarak Mersin’i topyekûn ayağa kaldırmak.
Önümüzdeki haftadan itibaren, her bölümde bir sektöre odaklanarak;
Mevcut durumu,
Güçlü ve zayıf yönleri,
Fırsatları ve riskleri,
Ve geleceğe dönük somut politika önerilerini birlikte tartışacağız.
İlk yazımızda, “DALINDAN DÜNYA SOFRASINA” başlığıyla Mersin’in meyve–sebze işlenmesi ve ticaretini ele alacağız. Tarladan sofraya uzanan bu yolculuğun, aslında Mersin’in geleceğini nasıl şekillendirebileceğini birlikte göreceğiz.
DİLEĞİM ŞU
Bu yazılar okunsun, ama yalnızca okunmakla kalmasın,
Not alınsın,
Masalara götürülsün,
Toplantılarda tartışılsın,
Projelere, karar süreçlerine, yol haritalarına ilham versin.
Ben bu analiz yazısını bu konuda bir uzman olmadan yazdım; eksik bıraktığım, hatalı paylaştığım bilgiler olabilir. Meyve ve sebzelerin işlenmesi ve ticareti sektöründe yer alan firmaların bu konuda fikirlerini, sıkıntılarını, gelecek vizyonlarını bana iletmesini istiyorum.
Çünkü biliyorum ki; Mersin, sektörleriyle birlikte düşünürse büyür.
Haftaya yazı dizisinin ilk bölümü olan “DALINDAN DÜNYA SOFRASINA” başlıklı yazımda buluşmak üzere hoşça kalın.
UĞUROLA MERSİN, UĞUROLA TÜRKİYE!









Yorumlar