top of page

YOZLAŞMANIN ANATOMİSİ: BÜTÜNLÜK MERKEZLİ BİR YOL HARİTASI

Güvenlikten yargıya, spordan gıda güvenliğine kadar her alanda aynı tablo var: Denetim gevşiyor, siyaset kavgası kurumsal disiplini eritiyor, bedeli ise vatandaşın canıyla ve geleceğe olan güveniyle ödeniyor.

Ayhan Kızıltan, ben@ayhankiziltan.com, Mersin, 19/11/2025

ree
TÜRKİYE’DE BÜTÜNLÜK KAYBININ FOTOĞRAFI

Türkiye’de son yıllarda kamu güveni ciddi biçimde sarsılıyor. Yıllardır farklı kurumlarda ve dosyalarda şunu görüyorum: Peş peşe patlayan olaylar birbirinden kopuk değil, aynı bütünlük kaybının farklı yüzleri.

Peş peşe patlayan dosyalar, çocuk cinayetlerindeki adli tıkanmalardan Bolu’daki büyük yangın davasına, birçok yolsuzluk ve cinayet olaylarında mafyalaşmış çetelerin rolünden siyasi hesaplaşmaların yargı sürecine taşınmasına, hakemlerde bahis soruşturmasından hastane skandallarına ve şimdi de art arda gelen gıda zehirlenmesi vakalarına kadar, yozlaşmanın istisna değil, yapısal bir sorun haline geldiğini gösteriyor.

Türkiye’de son yılların fotoğrafı, yozlaşmanın yalnızca para ilişkilerine indirgenemeyeceğini; etik, veri güvenliği, denetim zinciri, gıda güvenliği ve yargı süreçlerinin öngörülebilirliği gibi alanlarda da bir bütünlük erozyonu yaşandığını ortaya koyuyor.

Denetim ve şeffaflık gevşediğinde, karakter ve irade zaafı olan kişiler kolayca devreye sokuluyor; kurumların itibarı ile toplumsal güven arasındaki bağ kırılıyor. Bu yüzden mesele tekil skandallarla sınırlı değil, sistem tasarımının zaafları ile ilgili.

Hızlı ve şeffaf hesap verebilirlik olmadan kamu güveni onarılamaz. Bu yazıda, yalnızca tekil skandalları değil, sistemin bütünlük kaybını ve çıkış yollarını ele alıyorum.

SON ZAMANLARIN ÇARPICI DOSYALARI

Farklı dosyalar, aynı yapısal zaaflar

  1. Hakemlerde bahis soruşturması

TFF’nin iç incelemesinde yüzlerce hakemle ilgili bahis hesabı ve aktif bahis bulguları ortaya çıktı; disiplin ve adli süreçler eşzamanlı yürütülüyor. Sporun dürüstlük çıpası sarsıldığında, yalnızca bir sektör değil, kurumsal güven algısı da yara alır.

  1. Bolu / Kartalkaya Grand Kartal Otel yangını davası

Yüksek can kaybının yaşandığı bu dosyada sanık sayısı ve duruşma seyri, yangın güvenliği, ruhsat ve denetim zincirinin çok aktörlü ve dağınık yapısını ifşa etti. Herkesin sorumlu olduğu ama kimsenin sorumlu tutulmadığı gri alanlar, afet benzeri yüksek riskli alanlarda ölümcül sonuçlar üretiyor. Sonunda tüm kamuoyunun merak ve endişe içinde beklediği mahkeme kararı açıklandı. İlk izlenimler, mağdur ailelerin kararı büyük ölçüde olumlu karşıladığı yönündeydi; kamuoyu baskısının ne kadar güçlü olabildiğini gördük.

  1. Soma ve İliç gibi maden faciaları

Son yıllardaki maden facialarında hızlı ve caydırıcı sonuç üretilememesi, adalet yerini bulmuyor algısını büyütüyor. Suç vasfının netleştirilmesi, bilirkişilik sisteminin güçlendirilmesi ve zaman yönetiminde standartların güncellenmesi olmadan, bu algıyı tersine çevirmek çok zor.

  1. Sinan Ateş davası etrafındaki gelişmeler

Dava sürerken bir gazeteciye, dosyaya ilişkin haber nedeniyle, 10 ay hapis ertelemeli ceza verilmesi; ayrıca davanın sanıklarından bir avukatın İstanbul’da silahlı saldırıyla öldürülmesi kamuoyunda büyük yankı buldu. Siyasal gölgesi ağır bir cinayet davasında adil yargılama ile tanık ve avukat güvenliği konusundaki kaygılar toplumda yaygınlaştı. Sinan Ateş cinayetinde olduğu gibi, ‘Neden, kim ya da kimler yaptırdı?’ soruları cevapsız kalan peş peşe siyasi cinayetler, bu tabloyu daha da ağırlaştırıyor.

  1. Ayhan Bora Kaplan dosyası ve yargı krizi tartışmaları

Örgüt liderine 68 yıl hapis cezası verildi. Süreçte gizli tanık beyanları, polis memurları hakkında açılan soruşturmalar ve gözaltılar ülke gündemine oturdu.

  1. Güvenlik ve yargı bürokrasisi içinde çekişme iddiaları

Güvenlik ve yargı kurumları içinde yaşandığı iddia edilen çekişmeler, adalet sistemine güvenin zedelendiği yönündeki endişeleri artırdı. Devlet kendi içinde kavgalı algısı, hukukun tarafsızlığına gölge düşürüyor.

  1. Müthiş boyutlarda kara para soruşturmaları

Çok kısa sürede parlayarak dudak uçuklatan tutarlarda yatırımlar ve şirket satın alımları yapan bir holdinge el konulması gündemi alevlendirdi. Devletin kara paranın üzerine gideceği yönünde bir algı oluştu ve kamuoyunu bir yandan umutlandırırken, diğer yandan bugüne kadar neredeydiniz sorusunu da beraberinde getirdi.

  1. Tekrarlayan kişisel veri ihlalleri

2009 yılında ilk olarak patlak veren veri sızıntısı olayları, farklı kurumlarda yıllar içinde tekrarlandı. Kurumların resmi veri ihlal bildirimleri artarken, milyonlarca kişinin etkilendiği vakalar tartışıldı. Ortak payda şu: Erişim yetkisi yönetimi, tedarikçi sözleşmeleri ve olay müdahalesi süreçlerinde ciddi zafiyet var. Her usulsüzlük ve yolsuzlukta olduğu gibi, burada da karakter ve irade zaafı olan kişiler devreye giriyor.

Veri Yönetişimi – AB yaklaşımı

  • GDPR - General Data Protection Regulation (Genel Veri Koruma Tüzüğü): İhlal bildirimi için 72 saat kuralı; risk varsa ilgili kişilere bildirim zorunlu.

  • AB Veri Yönetimi Yasası (2022): Kamu-özel veri paylaşımı, ortak Avrupa veri alanları (sağlık, enerji vb.).

  • AB Veri Yasası (2024): Verilerin yeniden kullanımını düzenler, veri ekonomisini güçlendirir.Türkiye ile fark: Türkiye’de KVKK’da 72 saat içinde bildirim yükümlülüğü var. Ancak AB’de olduğu gibi etkileri derecelendiren sistematik bir risk analizi yaklaşımı henüz yerleşmiş değil.


  1. Çocuk ve kadın cinayetleri ile cezasızlık algısı

Bazı dosyalarda kamuoyunun hızlı, tutarlı ve şeffaf sonuç beklentisi karşılanamadı. Kırılgan grupların korunamadığı, soruşturmaların sürüncemede kaldığı her örnek, hukuk devletine güven üzerinde kalıcı hasar bırakıyor.

  1. Hastane skandalları

Yeni doğan servislerinde yaşanan ağır ihmal ve şiddet vakaları, tıp dünyasına ve sağlık sistemine olan güveni sarstı. En çaresiz anında sığındığın yer bile güven vermiyorsa duygusu, toplumsal psikolojiyi derinden etkiliyor.

Gıda Güvenliği Zincirinde Çöküş

  1. Art arda gelen gıda zehirlenmeleri ve Böcek ailesi faciası

Son haftalarda farklı illerde peş peşe yaşanan gıda zehirlenmesi vakaları ve Almanya’dan tatile gelen dört kişilik Böcek ailesinin hayatını kaybettiği olay, Türkiye’de gıda güvenliği ile denetim zincirindeki kırılmayı acı biçimde ortaya koydu. Olayın ayrıntıları zaten günlerdir ekranlarda ve sosyal medyada tartışılıyor; asıl mesele, bu tür faciaların nasıl mümkün olabildiği sorusu.

Bu dosya, klasik bir ihmal hikayesinden çok, yapısal yozlaşmanın sonucu olan bir bütünlük çöküşünü işaret ediyor. Ruhsat verirken, seyyar satıcıyı denetlerken, otel ve restoran hijyenini kontrol ederken, gıdanın tarladan sofraya izlenebilirliğini sağlarken her kurum kendi dar mevzuatına sıkışıyor, kimse zincirin tamamını üstlenmiyor. Siyasi ve idari maliyetler gözetilerek gerçek denetim ertelendiğinde, idare edilen küçük usulsüzlükler birikiyor ve bir noktada masum insanların hayatına mal olan büyük bir felakete dönüşüyor.

Böcek ailesi faciası, turizmde marka değerinin yalnızca reklam kampanyaları ile değil, görünmeyen denetim zinciri ile korunduğunu hatırlatıyor. Yozlaşma burada rüşvet ya da açık suç ilişkisi olarak değil, görmezden gelme, kağıt üzerinde tutanak doldurup sahada gereğini yapmama, herkesin biraz sorumlu olup kimsenin gerçek anlamda hesap vermediği gri alanlar olarak karşımıza çıkıyor.

GIDA GÜVENLİĞİ – AB YAKLAŞIMI

Kurumsal Yapı: EFSA – European Food Safety Authority (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi), 2002’de kuruldu; bağımsız risk değerlendirmesi yapar.

  • Temel İlke: “Çiftlikten sofraya” yaklaşımı ve risk analizi (değerlendirme, yönetim, iletişim).

  • Mevzuat: Genel Gıda Kanunu (178/2002/EC) ile izlenebilirlik zorunlu hale getirildi.

  • Kriz Yönetimi Örneği: 2013 At Eti Skandalı sonrası hızlı geri çağırma ve ortak soruşturma mekanizması uygulandı.

Türkiye ile fark: AB’de EFSA ve üye ülkeler arasında standart veri paylaşımı ve hızlı risk iletişimi var; Türkiye’de zincir bütünlüğü zayıf.

HAKEM BAHİS SKANDALI VE AVRUPA ÖRNEKLERİNİN DERSİ

Avrupa’daki benzer skandallar gösteriyor ki spor yargısı, yani federasyon ve lig disiplin mekanizmaları, rekabet bütünlüğünü korumak için haftalar içinde sert geçici veya kalıcı önlemler alabiliyor. Men cezaları, puan silme, maç haftasının ertelenmesi gibi kararlar, sporun iç düzenini hızla korumaya odaklanıyor. Buna karşılık ceza yargısı, delil standardı, usul ve temyiz süreçleri nedeniyle yıllara yayılıyor.

Almanya Hoyzer örneğinde spor disiplini, aylar içinde ömür boyu men kararı verdi. Ceza yargısında ise 10 ile 22 ay arasında kesinleşen mahkumiyetler söz konusu oldu. İtalya Calciopoli dosyasında spor disiplini yaklaşık iki ayda ağır kararlar alırken, ceza dosyaları dokuz yıla yayıldı ve zamanaşımı tartışmaları yaşandı. Belçika Operatie Zero sürecinde hakemler aynı hafta içinde askıya alındı, ancak adli soruşturmalar yıllara yayıldı.

Buradan çıkan ders açık: Türkiye’de de hızlı, şeffaf ve tutarlı disiplin ile idari kararlar, özenli ve delile dayalı ceza süreçleri ile birlikte tasarlanmalı. Biri diğerinin yerine ikame edilemez.

YOZLAŞMAYI BESLEYEN MEKANİZMALAR

BU MEKANİZMALAR AYNI ZAMANDA KRİZ ÜRETEN YAPISAL HATALAR OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR.

  1. Yasa tanımayanların sırtlarını siyasetçilere dayaması

Birçok dosyada faillerin bazı siyasetçilerle yakın ilişki içinde olduğu iddiaları kamuoyunda geniş yer buluyor. Bu ilişkilerle ilgili tutarlı ve şeffaf hukuki adımlar atılmadıkça, yasa tanımazlığın ödüllendirildiği hissi güçleniyor.

  1. Denetim zincirindeki gevşeme

İdari teftiş, bağımsız denetim ve yargısal denetim arasında rol sınırları bulanık. Uyarı sinyalleri masada kalıyor, raporlar raflarda çürüyor.

  1. Çıkar çatışmalarını önleme ve denetleme düzeninin zayıflığı

Mal beyanı, akrabalık ve ilişki beyanı, görev rotasyonu ve soğuma süresi kuralları kağıt üzerinde var. İzleme, doğrulama ve yaptırım ise yetersiz.

  1. Veri yönetişimi ve siber hijyen zayıflığı

Yetki yönetimi, tedarikçi denetimi ve olay müdahalesi standartları düşük. İhlaller tekrarlanıyor, bir kereye mahsus denilen her olay kısa bir süre sonra yeni örneklerle karşımıza çıkıyor.

  1. Adli süreçlerin yavaşlığı

Spor disiplininde veya idari soruşturmada hızlı karar verilirken, ceza yargısında gecikmeler cezasızlık algısı üretiyor. Zaman uzadıkça toplumun hafızası dağınıklaşıyor, dosyalar teknik ayrıntılar içinde kayboluyor.

  1. İhale, ruhsat ve lisans süreçlerindeki kör noktalar

Çok aktörlü zincirde gri sorumluluk alanları oluşuyor. Gıda zehirlenmeleri ve Böcek ailesi olayında görüldüğü gibi, aynı dosyada belediyeler, il sağlık müdürlükleri, turizm ve gıda denetim otoriteleri, seyyar satıcılar ve restoranlar yan yana duruyor; fakat zincirin tamamını sahiplenen net bir sorumlu çıkmıyor.

  1. Kurumlar arası koordinasyon eksikliği

TFF, MHK, savcılık, KVKK, kamu kurumları, belediyeler ve gıda, turizm, sağlık denetiminden sorumlu birimler arasında standartlı veri paylaşımı ve takvim yok. Her kurum, kendi koridorunda, kendi takvimine göre hareket ediyor.

  1. Zayıf kriz iletişimi

Ne yaptık, neden yaptık, sonuç ne soruları net ve zamanında yanıtlanmıyor. Olaylar büyüdükten sonra yapılan, çoğu zaman da birbirini tutmayan açıklamalar hem güven vermiyor hem de bilgi kirliliğini artırıyor.

BÜTÜNLÜK MERKEZLİ BİR YOL HARİTASI: ÇÖZÜM İÇİN 6 İLKE
  1. Siyasi partiler kanunu değişikliği

Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılacak değişiklikle parti içi demokrasinin yerleştirilmesi sağlanmalı. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık, Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı gibi görevler iki dönemle sınırlandırılmalı. Böylece uzun süre aynı görevde kalan kadroların güç yoğunlaşması ve çevresinde çıkar ağları üretmesi engellenmeli.

  1. Şeffaflık varsayılan olsun

Kritik süreçlerde, atama, ruhsat, ihale, veri ihlali, gıda ve turizm güvenliği denetimleri gibi alanlarda kamuya açık karar özetleri ve takvimler yayımlanmalı. Aylık Bütünlük Bülteni ile disiplin, denetim ve soruşturma istatistikleri paylaşılmalı. Kurumlar arası Mutabakat Protokolü ile ortak hareket çerçevesi oluşturulmalı.

  1. Bağımsız Bütünlük Kurulu

Operasyondan ayrışık, veri erişimi güvence altına alınmış, siyasi baskıdan bağımsız bir kurul yıllık Bütünlük Raporu yayımlamalı. Açık dosyalar, kapanan dosyalar, uygulanan düzeltici eylemler ve yapısal öneriler kamuoyuna açık bir formatta görünür olmalı.

  1. Çıkar çatışmasının açık biçimde yönetilmesi

Genişletilmiş mal ve ilişki beyanı, eş, çocuk ve yakın çevreyi de kapsayacak şekilde, dijital ortamda, yazılımlar tarafından kolayca okunup analiz edilebilir açık veri formatında tutulmalı. Hediye, ağırlama, temas eşiği netleştirilmeli, ihlal halinde otomatik yaptırım işletilmeli.

  1. Veri yönetişimi ve olay müdahalesi reformu

Sıfır güven mimarisi, ayrıcalıklı hesap yönetimi, tedarikçi sözleşmelerine zorunlu güvenlik maddeleri, 72 saatlik ihlal bildirimi ve ortak olay kitabı standardı hayata geçirilmeli. Kamu kurumları ile kritik altyapı şirketleri için zorunlu asgari siber hijyen kriterleri belirlenmeli.

  1. Hızlandırılmış disiplin ve delil standardı

Ciddi şüphe oluştuğunda, sporda, bürokraside ve yargı kurumlarında geçici uzaklaştırma mekanizması otomatik devreye girmeli ve en geç 30 gün içinde disiplin kararı verilmelidir. Ceza yargısı için ise delil zinciri ve dijital delil standardı açık, sade ve uygulanabilir biçimde tanımlanmalıdır. Böylece hem hız hem de adalet duygusu aynı anda korunabilir.

İlke

Öncelik

Beklenen Etki

Şeffaflık Varsayımı

Kısa Vadeli

Bilgi kirliliğini azaltır, kamu güvenini güçlendirir

Hızlandırılmış Disiplin

Kısa Vadeli

Cezasızlık algısını kırar, caydırıcılığı artırır

Veri Yönetişimi Reformu

Kısa Vadeli

Siber hijyen ve kriz yönetiminde iyileşme sağlar

Siyasi Partiler Kanunu

Uzun Vadeli

Güç yoğunlaşmasını önler, çıkar ağlarını zayıflatır

Bağımsız Bütünlük Kurulu

Uzun Vadeli

Denetim kültürünü kalıcı hale getirir

Çıkar Çatışması Yönetimi

Uzun Vadeli

Etik standartları güçlendirir, güveni pekiştirir

SİYASET KAVGASININ KURUMLARA GİZLİ MALİYETİ

Siyaset alanında bitmeyen iktidar kavgası, kurumların iç çalışma düzenini ve disiplinini sessizce aşındırıyor. Üst düzeydeki her gerilim, aşağıya doğru talimat karmaşası, belirsizlik ve korku olarak iniyor. Bürokrat, hakem, savcı, denetçi, mühendis, hepsi bir noktadan sonra mevzuata ve mesleki etiğe değil, hangi siyasi kümeye yanlış görünmeyeceği hesabına göre hareket etmeye başlıyor. Otoritenin bu şekilde zayıflaması, fırsat kollayan çıkar ağlarına alan açıyor. Siyasetçilerin birbirini yok etme savaşı, sonunda devletin kurumsal hafızasını ve profesyonel omurgasını zedeliyor. Bedeli ise tek tek vatandaşların canıyla, birikimiyle, geleceğe olan güveniyle ödeniyor. Çünkü kurumlar çöktüğünde, enkazın altında siyasetçiler değil, vatandaşlar kalıyor.

SONUÇ: BÜTÜNLÜK OLMADAN HİÇBİR REFORM TUTMAZ

Yozlaşma yalnızca bireylerin ahlak sorunu değildir. Esas olarak sistem tasarımı ve yönetim anlayışı sorunudur. Hızlı, şeffaf ve hesap verebilir süreçler kurulmadığı sürece, en iyi niyetli reformlar bile sonuç vermez.

Türkiye’nin ihtiyacı, tek tek vakalara tepki vermekten öte, bütünlük merkezli bir yönetişim mimarisini yürürlüğe koymaktır. Bu mimari, spordan veri güvenliğine, gıda ve turizm güvenliğinden ruhsat ve denetim zincirine, adli süreçlerden çocukların ve diğer kırılgan grupların korunmasına kadar aynı ilkeleri işletirse, kamu güveni yeniden inşa edilebilir.

Çünkü bütünlük olmadan hiçbir reform tutmaz.

Hoşça kalın. Haftaya yine buradayız.

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page