top of page

DALINDAN DÜNYA SOFRASINA - Bölüm 3: MERSİN’E YENİ TARIM AKLI


ree

ÖZET: Mersin’in tarımsal potansiyelini katma değere dönüştürmek için "Yeni Tarım Aklı" şarttır. Bu vizyon, üretim planlaması ve lojistik altyapıyla çiftçiyi risklerden koruyarak, Mersin ürünlerini küresel bir markaya dönüştürmeyi hedefler. 07.12.2025

MERSİN’E YENİ TARIM AKLI

Mersin’in tarım kuşaklarında rakamlar rekor, ihracat güçlü, sofralar çeşit çeşit. Ama aynı haritada, dalında emeğinin karşılığını alamayan, iklim baskısı ve girdi maliyetleri altında ezilen kırılgan bir çiftçi gerçeği var. Artık sadece çok üretmeyi değil, üretilenin değerini, adil paylaşımını ve tarladan lojistiğe uzanan zincirin akıllı yönetimini konuşmak zorundayız.

Mersin’in tarımsal haritasına uzaktan baktığınızda, ilk görünen manzara gurur veren bir tablo. Tarsus’tan Anamur’a uzanan kuşakta rekolte artıyor, yeni seralar kuruluyor, mevsim geldiğinde Türkiye’nin sofralarını dolduran ürünlerin önemli bir kısmı bu topraklardan yola çıkıyor. Narenciye, kayısı, zeytin, muz, çilek ve sebze üretimindeki başarı, Mersin’i kağıt üzerinde bir tarım yıldızı haline getiriyor.

Fakat aynı anda başka bir tablo daha önümüze geliyor. Mezitli’de dalında 3 liraya giden meyve, birkaç kilometre ötede market rafında 30-40 lirayı bulabiliyor. Mut’ta rekolte arttığında kayısı ve zeytin fiyatı bir anda çakılıyor. Çilek ve muzda, çoğu zaman zincir marketlerin belirlediği alım fiyatı, üreticinin kaderi haline geliyor. Yani mesele sadece çok üretmek değil. Asıl mesele, üretileni nasıl fiyatladığımız, kimin adına pazarladığımız ve hangi risklere karşı koruduğumuz.

Bu tabloya iklim krizini, su stresini, zararlıları ve yüksek girdi maliyetlerini eklediğinizde fotoğraf daha da ağırlaşıyor. Barajlardaki su seviyesinin düşmesi, tuzluluk, don ve dolu riskleri, uzun süren yaz kuraklıkları artık Mersin çiftçisinin günlük hayatının parçası. Bir tarafta rekor üretim rakamları, diğer tarafta her sezona tedirgin başlayan, aldığı riskin karşılığını tam alamayan bir üretici kesimi var.

O nedenle Mersin tarım kuşakları için yeni bir soruyu yüksek sesle sormanın zamanı geldi: Bu kadar güçlü bir üretim haritasına rağmen, niçin hâlâ dalından rafa giden yolda üretici zincirin en kırılgan halkası olarak kalıyor? Bu yazıda, bu sorunun cevabını ararken akıllı girdi yönetimi, kalıntısız üretim ve tarladan limana uzanan lojistik zincir temelinde Mersin’e yakışan yeni bir tarım aklının ana hatlarını konuşacağız.

İLAÇ VE GÜBREDE AKILCI KULLANIM

Bereketi toprağı öldürmeden büyütmek

Mersin tarım kuşakları sadece rekolte rekorları ile değil, giderek ağırlaşan bir riskle de karşı karşıya. Bilinçsiz ilaçlama ve gübreleme.

Sahada gördüğüm tablo net:

Zararlı ile mücadele çoğu yerde "komşu ne attıysa onu at" mantığı ile yürüyor.

Gübre uygulaması toprak ve yaprak analizi ile değil, "geçen yıl ne verdiysek bu yıl da aynısını verelim" anlayışı ile yapılıyor.

Ürünü kurtarayım derken toprağı yoruyor, yeraltı sularını kirletiyor, ihracatta kalıntı problemi ile pazar kaybediyoruz.

Oysa Mersin gibi ihracatçı bir kentte, tek bir kalıntı haberi bile yılların emeğini bir gecede silip süpürebilir.

Havza bazlı, eş zamanlı ilaçlama

Zararlı böcek ilçe sınırı tanımıyor. Bir ovada tek tük üretici kendi tarlasını ilaçlayıp diğerleri beklediğinde, zararlı hemen yan parselden geri dönüyor. Sonra doz artıyor, ilaç sayısı artıyor, maliyet artıyor.

Yapmamız gereken belli:

İlçe ilçe değil, zararlı türüne göre havza bazlı ilaçlama takvimleri hazırlanmalı.

Üreticiler, kooperatifler, ziraat odalar, tarım ilçe müdürlükleri ve belediyeler birlikte hareket etmeli.

Mümkün olduğunca biyoteknik ve biyolojik mücadele öne çıkarılmalı, kimyasal ilaç en son ve kontrollü başvuru aracı olmalı.

Kullanılan ilaçlar, doz ve tarih kayıt altına alınmalı, izlenebilirlik sağlanmalı.

Yani ilaçlama, rastgele değil, ortak akılla planlanmış bir seferberlik olmalı.

Toprak ve yaprak analizi olmadan gübre reçetesi olmaz

Pek çok üretici için gübre, adeta sigorta. "Biraz daha atarsam ürün daha iyi olur" diye düşünülüyor.

Oysa gerçekte:

Bitkinin ihtiyaç duymadığı elementi toprağa yüklüyoruz.

Kökler zarar görüyor, tuzluluk artıyor, toprak sıkışıyor.

Fazla azot nedeniyle hem kalite düşüyor hem ihracatta kalıntı riski büyüyor.

Sağlıklı gübreleme için üç basit kural var:

Önce toprak analizi.

Gerekirse sezon içinde yaprak analizi.

Sonuçlara göre, ürüne ve döneme özel gübreleme programı.

Bu analizlerin maliyeti, yanlış gübrelemenin faturası yanında çok küçük kalır. Burada kamunun, odaların ve kooperatiflerin görevi, bu analizleri çiftçi için ulaşılabilir ve yaygın hale getirmektir.

Kalıntısız üretim, Mersin markasına dönüşmeli

Mersin, coğrafi işaretli ürünleri ile zaten bilinen bir kent. Mut Kayısısı, Mut Zeytini, Anamur Muzu, Silifke Çileği, Erdemli Limonu, Toroslar Şeftalisi, Atlılar Kirazı gibi ürünler, sadece lezzetleri ile değil, kalıntı limitlerinin altında, temiz üretim söylemi ile pazara çıkarsa, markamız çok daha güçlü hale gelir.

Bunun için:

Her tarım kuşağında en az bir "Model Köyler Grubu" veya "Model Çiftçi Grubu" belirlenmeli.

MERSİN’DEN TÜRKİYE’YE PROJELER BAŞLIKLI BU YAZI DİZİM TÜM TÜRKİYE’YE MODEL OLABİLECEK PROJELER ORTAYA ÇIKARACAKTIR.

BUNLARDAN BİRİNCİSİ: “MODEL KÖYLER GRUP MERKEZLERİ” UZUN SÜREDİR ÜZERİNDE ÇALIŞTIĞIM BİR PROJE.

YAKINDA BU PROJEYİ TÜM TÜRKİYE’YE DUYURACAĞIM.

Bu alanlarda ilaç ve gübre kullanımı, üniversiteler, Mersin Teknopark ve Agropark ile birlikte bilimsel protokollere bağlanmalı.

Elde edilen sonuçlar, alan gezileri, eğitimler, kısa videolar ve dijital platformlarla tüm Mersin çiftçisine anlatılmalı.

Kısacası, "kalıntısız üretim" teoride değil, tarlada ve pazarda karşılığı olan bir Mersin markasına dönüşmeli.

TARLADAN LİMANA UZANAN ZİNCİR

Lojistik olmadan tarım yarı yoldadır

Bugün Mersin’in tarımsal haritasını ilçe ilçe çıkardık. Ama bir gerçeği daha açıkça söylemek gerekiyor.

Ürün tarladan çıkıp TIR’a binmiyorsa, demiryoluna, havayoluna, denizyoluna entegre olmuyorsa, soğuk zincir kırılıyorsa, katma değer tarlada üretilip yolda kayboluyor demektir.

Lojistik, tarımın görünmeyen beyni.

  • Hasat saati ile rafa çıkış arasındaki süreyi kısaltan,

  • Ürünün ısısını ve kalitesini koruyan,

  • Üreticinin pazarlık gücünü artıran,

İhracata erişimini kolaylaştıran alan, aslında lojistiktir.

Mersin gibi limanı, serbest bölgesi, otoyolu, demiryolu ve havalimanı yatırımı olan bir kentte, tarım lojistiğini hala yalnızca klasik kamyon mantığı ile yürütmek, hem üreticiye hem kente haksızlık.

Tarladan TIR’a: Köy yolları ve toplama merkezleri

Lojistik zincirin ilk halkası tarlanın içinden başlıyor.

Bugün: Pek çok üretim alanına hâlâ dar, bozuk, yağışta kullanılamaz yollarla ulaşılıyor.

Ürünler, tarladan doğrudan kasalanıp kamyon kasasına yığılıyor, ön soğutma yapılmadan sıcağa teslim ediliyor.

Köy ve mahalle ölçeğinde planlanmış toplama merkezleri ve yükleme cepleri yetersiz.

Kısa vadede yapılabilecekler:

İlçe ilçe belirlenmiş tarım kuşaklarında, üretim yoğunluğuna göre köy içi ve arazi yolları bir program dahilinde standarda kavuşturulmalı.

Her ilçede en az bir, bazı yerlerde birden fazla olmak üzere, üretici kooperatifleri ile birlikte işletilecek küçük toplama ve yükleme merkezleri kurulmalı.

Bu merkezlerde tartım, ön sınıflandırma, temel kalite kontrol ve sevkiyat planlaması yapılmalı.

Yani ürün tarladan çıkarken rastgele değil, organize biçimde TIR’a binmeli.

TIR’dan demiryolu ve denizyoluna: Koridor mantığı

Mersin’in elinde güçlü araçlar var:

Mersin Limanı, Türkiye’nin en büyük konteyner kapasitelerinden birine sahip.

Taşucu başta olmak üzere bölgedeki iskele ve liman yapıları (Anamur), yeni hatlar için potansiyel taşıyor.

Mevcut otoyol ve bölünmüş yollar, Tarsus’tan Anamur’a kadar uzanan tarım kuşağını ana akslara bağlama imkanı veriyor.

Çukurova havalimanı ve demiryolu projeleri, hava ve demir yolu taşımacılığını güçlendirebilecek nitelikte.

Buna rağmen, tarım lojistiğini hala "herkes kendi kamyonu ile yola çıkar" mantığı belirliyor. Oysa yapılması gereken, tarım kuşaklarını birbirine ve lojistik kapılara bağlayan stratejik koridorlar kurmak.

Örneğin:

Mut-Gülnar-Silifke hattı için kayısı, zeytin, badem ve çilek yüklerini toplayan, soğuk zinciri ve TIR’dan TIR’a aktarmaları planlayan bir koridor modeli.

Anamur-Bozyazı-Aydıncık hattı için muz ve çilek ürünlerini liman, demiryolu ve havalimanı bağlantılarına taşıyan bir "tropikal koridor".

Tarsus-Çamlıyayla-Toroslar hattı için yayla ürünlerinin hem limana hem iç pazara hızlı ve kontrollü erişimini sağlayan bir koridor.

Amaç, her ilçenin kendi başına sevkiyat yapmasından çıkıp, bütün ilin aynı anda hem iç pazara hem ihracata odaklanan bütünleşmiş bir lojistik kuşağa dönüşmesi.

Soğuk zincir kırılırsa, emek de gelir de kırılıyor

Narenciye, çilek, muz, kayısı, üzüm, süt ürünleri gibi hassas ürünler için soğuk zincir artık lüks değil, mecburiyet.

Bugün: Hasat sonrası ürün çoğu zaman tarlada ve yolda sıcakla baş başa kalıyor.

Ön soğutma üniteleri yetersiz, üretici tek tek kendi imkanlarıyla çözüm arıyor.

Soğuk hava depoları belirli noktalarda yoğunlaşıyor, ilçe ilçe dengeli dağılmıyor.

Frigorifik taşımacılık var ama planlı değil, doluluk oranları ve güzergah optimizasyonu zayıf.

Oysa Mersin, yaş meyve sebze ihracatında söz sahibi bir kent olarak, ülkenin en disiplinli soğuk zincir yönetimini kurmak zorunda.

NELER YAPILABİLİR?

İlçe bazlı küçük ölçekli ön soğutma merkezleri.

Soğuk hava depolarının plansız değil, tarımsal kümelenmelere göre organize tesisler halinde konumlandırılması.

Lojistik firmaları ile üretici örgütleri arasında, sezonluk soğuk zincir anlaşmaları yapılması.

TIR, kamyon ve konteynerlerde sıcaklık ve nem takibini anlık raporlayan dijital sistemlerin standarda dönüştürülmesi.

Soğuk zincir kırıldığı an, aslında sadece ürün değil, fiyat da kırılıyor.

Yol yatırımları, limanlar ve tarım kuşaklarının bağlantısı

Mersin’de yıllardır süren yol ve kavşak yatırımları, sadece şehir içi trafiğini rahatlatmak için değil, tarımsal taşımayı hızlandırmak için de düşünülmeli.

Kuzey çevre yolu, yeni kavşaklar, ilçeleri birbirine bağlayan bölünmüş yollar, tarım koridorları mantığı ile yeniden ele alınmalı.

Tarımsal yoğunluğu yüksek köyler, ilçenin ana yollarına doğrudan bağlanmalı, traktör ve kamyon trafiği karmaşadan çıkarılmalı.

Mersin ve çevresindeki limanlar, özellikle yaş meyve sebze için ayrılmış soğuk depo ve hızlı yükleme altyapısı ile güçlendirilmeli.

Demiryolu ve liman bağlantılarında, yaş meyve sebze için blok tren, soğutmalı vagon, hızlı aktarma noktaları gibi modeller devreye alınmalı.

Çukurova havalimanı ile Mersin tarım kuşağı arasındaki yol bağlantıları, yüksek katma değerli, hafif ve bozulabilir ürünler için hava kargo seçeneğini gerçekçi hale getirecek şekilde planlanmalı.

Kısacası, Mersin’in tarım kuşakları ile yol, liman, demiryolu ve havalimanı yatırımları arasındaki coğrafi yakınlığı, doğru politika ile lojistik üstünlüğe çevirmek elimizde.

MERSİN TARIM SÖZLEŞMESİ

Somut adımlar

Sadece tespit yapıp bırakmak, Mersin’e haksızlık olur. Bu nedenle, bütün bu tabloyu dört başlık altında somut adımlara dönüştürmek zorundayız.

1. İlçe ilçe uzmanlaşmayı resmileştirmek

Mersin için resmi bir "tarımsal uzmanlaşma haritası" çıkarılmalı.

Mut, Anamur, Silifke, Erdemli, Tarsus, Çamlıyayla, Gülnar, Toroslar ve merkez ilçeler için bayrak ürünler ve ikiz uzmanlık alanları tanımlanmalı.

Kamusal teşvikler, OSB planlaması, lisanslı depo, soğuk hava, eğitim ve AR-GE destekleri bu haritaya göre önceliklendirilerek kaynak israfı önlenmeli.

2. İlaç ve gübrede akılcı yönetim

Havza bazlı, eş zamanlı ve mümkün olduğunca biyoteknik ağırlıklı ilaçlama modeli kurulmalı.

Toprak ve yaprak analizi olmadan gübre reçetesi yazılmamalı. Analizler desteklenmeli, sonuçlara göre ürün ve dönem bazlı gübreleme programları hazırlanmalı.

"Kalıntısız üretim" vurgusu, coğrafi işaretli ürünler başta olmak üzere Mersin tarım markasının önemli bir parçası olmalı.

3. Lojistik ve soğuk zinciri tarıma göre yeniden tasarlamak

Köy içi ve tarla yolları, tarım koridorları mantığı ile iyileştirilmeli.

İlçe bazlı toplama ve ön soğutma merkezleri kurulmalı.

Soğuk zincir, ürün gruplarına göre standartları belirlenmiş bir sistem haline getirilmeli.

Tarımsal lojistik koridorları, liman, demiryolu ve havalimanına bağlanmalı.

4. Yönetişim ve veri temelli karar

Tarladan rafa kadar tüm zincirin fiyat ve miktar verileri, tek bir dijital platformda toplanmalı.

Belediyeler, Tarım İl Müdürlüğü, odalar, üniversiteler, kooperatifler ve lojistik firmalarının yer aldığı kalıcı bir "Mersin Tarım ve Lojistik Kurulu", bu politikaların takibini ve güncellenmesini üstlenmeli.

SON SÖZ

Bereketin adil paylaşıldığı bir Mersin mümkün

Tarsus’tan Çamlıyayla’ya, Mut’tan Gülnar’a, Anamur’dan Erdemli ve Silifke’ye, Toroslar’dan Akdeniz, Mezitli ve Yenişehir’e uzanan geniş bir kuşaktan söz ediyoruz.

Bir tarafta Türkiye’nin sofrasını taşıyan muazzam bir üretim gücü.

Diğer tarafta iklim baskısı, fiyat adaletsizliği, girdi maliyetleri ve örgütsüzlükle boğuşan üretici.

Artık şunu yapmak zorundayız:

Mersin için ilçe ilçe uzmanlaşmayı esas alan, ilacı ve gübreyi akılcı kullanan, suyu ve lojistiği planlayan, emeğin hakkını koruyan yeni bir tarım aklı inşa etmek zorundayız.

Çünkü biliyorum ki:

Dalından dünya sofrasına giden yolda, Mersin çiftçisinin payını büyütmeden, hiçbir başarı hikayesi tam sayılmaz.

Sebze-Meyve Ticareti ve İşlenmesi Sektörüyle ilgili "Dalından Dünya Sofrasına" yazı dizisinin sonuna geldik.

Bir sonraki yazım Dalından Dünya Sofrasına yazı dizisinin ortaya koyduğu "MODEL KÖYLER GRUP MERKEZLERİ" projesini kamuoyu ile paylaşacağım.

Ben tarım konusunda uzman değilim ama sektörü iyi tanıyorum. Elbette bu yazı dizisinde yanlışlıklar ve eksikliklerim olabilir.

Amacım, bu konuda ön alması gereken uzmanları, ilgilileri ve yetkilileri harekete geçirmektir.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere hoşçakalın.



bottom of page