top of page

GAZZE’DE SAVAŞ YOK, PLANLI SOYKIRIM VE VAHŞET VAR!


Ayhan Kızıltan, ben@ayhankiziltan.com, Mersin 01 Ekim 2025

Gazze'deki durum bir savaş mıdır?

Tek taraflı savaş olur mu?

Olsa olsa güçlü tarafın güçsüz tarafa silahlı saldırısı olur.

Ne savaşından söz ediyorsunuz?

Savaşlarda bebek, hasta, çocuk, kadın, sivil halk öldürülür mü?

Binaların, hastanelerin içinde insan ya da hasta olup olmadığı bilinmeden rastgele bombalanır mı?

Ne ateşkesinden söz ediyorsunuz?

Bir tarafta silah gücü yok.

Diğer tarafta dünyanın en büyük teknoloji, askeri ve silah gücü olan ABD'nin kayıtsız şartsız desteği var.

ABD’nin kayıtsız şartsız silah, mühimmat, teknoloji ve diplomatik nüfuz desteğini arkasına alarak yakıp yıkıp öldürerek insanlık dışı bir tutum içinde olan İsrail var.

Tek ateş eden İSRAİL…

Sözde bir SAVAŞ…

Gerçek olan SOYKIRIM.

GAZZE’DE HUKUK: SAVAŞ MI, SILAHLI ÇATIŞMA MI?

Savaş diye adlandırılıyordu başta, şimdilerde ise Uluslararası İnsancıl Hukuk dilinde Gazze’deki durum teknik olarak silahlı çatışma diye algılatılmaya çalışılıyor.

Ancak terminoloji ne olursa olsun, sivillerin korunmasına ilişkin temel ilkeler değişmez. Ayrım ilkesi, askeri hedef ile sivil hedefi ayırmayı zorunlu kılar; orantılılık, askeri kazancın beklenen sivil zararı aşmamasını şart koşar; önleyici tedbirler ise hedef teyidi, uyarı, zamanlama ve mühimmat seçimi gibi pratik yükümlülükler doğurur. Hastaneler ve okullar, kötüye kullanım kanıtlanmadıkça koruma altındadır; rastgele bombardıman hiçbir koşulda meşru sayılamaz.

Gazze'de yaşanan sözde silahlı çatışma, aslı silahlı saldırı, basit bir bölgesel anlaşmazlığın çok ötesine geçmiş durumda.

Uluslararası hukukun sınırlarını, süper güçlerin ahlaki yükümlülüklerini ve politik pragmatizmin ahlak üzerindeki zaferini gözler önüne seren çok katmanlı bir küresel krize dönüşmüştür. Yani, ABD ve İsrail ikilisi İŞE YARAYAN DOĞRUDUR mantığı ile hareket edip tam bir PRAGMATİZM örneği sergiliyorlar.

Öldürülenler, yıkılanlar, yakılanlar umurlarında değil; çünkü sonuç kendi istedikleri doğrultusunda oluyor.

ABD bu kıyıma taraf olmuyor mu?

Dünyanın en uygar ve demokratik ülkesiyiz diye geçinen ABD neden bebekleri, çocukları, kadınları, halkı kıyıma uğrayan Filistin tarafında değil?

Ne ateşkesi isteniyor ve şartlar öne sürülüyor İsrail tarafından?

Ateşi kayıtsız şartsız kesecek olan İsrail'dir.

GAZZE KRİZİ VE ULUSLARARASI POLİTİKANIN ÇELİŞKİLERİ…

Gazze’de UYGAR DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE BİR SOYKIRIM YAPILIYOR.

Gerçekten uygar olan ülkeler bu soykırımı görüyor, kınıyor ve durdurulması için çaba gösteriyor.

Sözde uygar olan ülkeler ise destekleyip ortak oluyorlar bu soykırıma ve vahşete.

Gazze konusunda ortaya çıkan çelişkiler, sözde çatışmanın sadece yıkımını değil, aynı zamanda uluslararası düzenin temel sorunlarını da yansıtmaktadır.

I. Uluslararası Tepkiler ve Diplomasinin Kırılması

Gazze'deki durum, dünyayı coğrafi, ideolojik ve ahlaki olarak keskin bir şekilde bölmüştür.

Kınayanlar ve Tanıyanlar:

Bir yanda, başta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri olmak üzere Küresel Güney'in büyük bir bloğu, İsrail'in eylemlerini sertçe kınamakta ve Filistin'e açık destek vermektedir. Bu desteğin en somut göstergelerinden biri, son dönemde İspanya, İrlanda, Norveç ve Slovenya gibi Batı Avrupa ülkelerinin de katılımıyla 140'tan fazla ülkenin Filistin Devleti'ni resmen tanımasıdır. Bu tanıma adımları, iki devletli çözümün uluslararası düzeydeki meşruiyetini diplomatik bir baskı aracı olarak pekiştirmektedir.

Büyük Güçlerin Çıkarları:

Öte yanda ise, en başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve tarihi sorumluluk taşıyan Almanya gibi ülkelerin İsrail'e sağladığı güçlü diplomatik, askeri ve ekonomik destek durmaktadır. ABD'nin bu politikası, uluslararası hukuka ve insani acıya rağmen, İran'a karşı dengeleyici güç yaratma ve bölgedeki stratejik hegemonyasını sürdürme amacına dayanır. Bu durum, ABD'nin küresel çapta savunduğu demokrasi ve insan hakları değerleri ile Ortadoğu'daki eylemleri arasındaki büyük bir çelişkiyi temsil etmektedir.

II. Hukuki Hesap Verebilirliğin Sınırları

Gazze'deki çatışma, sivillere yönelik saldırılar ve altyapının yıkımı nedeniyle uluslararası hukuku merkeze taşımıştır. Bu, savaş suçu iddialarının iki ana kurumda test edilmesini sağlamıştır:

Uluslararası Ceza Mahkemesi: Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcılığı, hem İsrail liderleri (sivilleri aç bırakma ve kasten öldürme iddiaları) hem de Hamas liderleri (rehine alma, tecavüz ve kasten öldürme iddiaları) hakkında tutuklama emri talebinde bulunarak, uluslararası hukukun tüm taraflar için geçerli olduğu sinyalini vermiştir. Ancak bu süreç, ABD ve İsrail'in Uluslararası Ceza Mahkemesinin yetkisini tanımaması nedeniyle büyük bir politik dirençle karşılaşmaktadır.

Savaş ve Soykırım İronisi: Bu süreçteki en çarpıcı ahlaki ironi, Holokost'ta soykırıma uğramış bir milletin devletinin, bir başka millete karşı soykırım iddialarıyla yargılanıyor olmasıdır. Bu, geçmiş travmaların, günümüzdeki eylemleri hukuken veya ahlaken meşrulaştıramayacağını göstermektedir. ABD ve Almanya'nın, kendi geçmişlerindeki karanlık sayfaların (Kızılderililere karşı soykırım ve Holokost) sorumluluğuna rağmen, mevcut çatışmadaki taraf tutuşları, güç politikasının tarihsel ahlaki yükümlülüklerin önüne geçtiğini kanıtlamaktadır.

III. Çözüm Arayışları ve Politik Pragmatizm

Uluslararası toplum, çatışmayı sonlandırmak için diplomatik çabalar sarf etse de, bunlar ya imkânsız şartlar içeriyor ya da politik zorunluluklara kurban ediliyor.

20 Maddelik Planın Uygulanabilirlik Sorunu:

ABD ve İsrail tarafından sunulan 20 Maddelik Barış Planı, bir çözüm çerçevesi sunsa da, uygulanabilirliği son derece düşüktür. Plan, Hamas'ın silahsızlanmasını ve yönetimden çekilmesini koşulsuz talep ederken, Hamas'ın bunu savaşmadan kabul etmesi beklenemez; çünkü İsrail niyetinden asla vazgeçmeyecektir. Filistin halkını kim koruyacak? Köle mi olacaklar?

Ayrıca, İsrail Başbakanı'nın çekilmeme ve Gazze'de güvenlik kontrolünü sürdürme yönündeki çelişkili açıklamaları, planın barışçıl bir çözümden ziyade, İsrail'in savaş sonrası yayılma hedeflerini pekiştirmeyi amaçladığını düşündürmektedir.

İsrail neden silahsızlandırılmıyor?

Silahlı İsrail’in ne kadar tehlikeli ve şuursuz olduğunu tüm dünya gördü.

Türkiye'nin Çelişkili Görünen Konumu:

Türkiye'nin bu krizdeki tutumu, sert söylem ile pragmatik eylem arasındaki dengeleme sanatını gösterir. Türkiye, bir yandan Filistin davasını en güçlü şekilde söylemlerle savunurken ve İsrail'i kıyım yapmakla suçlarken, diğer yandan NATO üyeliği, F-16 tedariki ve ekonomik istikrar gibi hayati çıkarları nedeniyle ABD ile köprüleri tamamen yakmaktan kaçınmıştır.

Türkiye, uluslararası politikada hem İslam dünyasının liderliğini üstlenme hem de Batı ittifakıyla stratejik ilişkilerini sürdürme zorunluluğunu yönetmek zorundadır.

Bu durum, kamuoyunda çekimserlik veya ABD telkinlerine göre hareket etme gibi algılara yol açsa da, özünde Türkiye'nin kendi çıkarlarını gözeten zorunlu bir denge stratejisidir.

IV. Kalıcı Çözümün Temeli: Demokratik Dönüşüm

Ortadoğu'daki istikrarsızlığın kalıcı olarak sona ermesi, sadece Gazze'deki çatışmanın bitmesiyle mümkün değildir. Esas çözüm, bölgenin yapısal sorunlarına odaklanmalıdır:

Bölgedeki çatışmaların, kaynakların (özellikle petrol gelirlerinin) eğitime, bilime ve halkın refahına harcanması yerine, otoriter rejimlerin ve askeri harcamaların finanse edilmesiyle derinleştiği açıktır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik ve cumhuriyetçi yapısı, bölge ülkeleri için bir dönüşüm modeli sunmaktadır.

Uluslararası gücün, kısa vadeli enerji ve güvenlik çıkarları için mevcut otoriter yapıları desteklemekten vazgeçmesi gerekmektedir. Kalıcı barış, sadece iradesi, vicdanı ve irfanı hür nesiller yetiştirecek, sorgulayıcı ve bilinçli toplumların inşa edilmesiyle mümkündür. Aksi takdirde, Ortadoğu, büyük güçlerin kontrolü altında kolayca manipüle edilen ve çatışma döngüsüne mahkûm edilen bir coğrafya olmaya devam edecektir.

SONUÇ…

Gazze krizi, uluslararası sistemin ahlaki iflasını simgeleyen bir ayna işlevi görmüştür.

Çözüm, sadece diplomatik masalarda değil, aynı zamanda küresel vicdanın ve uluslararası hukukun, güç politikası karşısında üstünlüğünü yeniden tesis etmesinde yatmaktadır.

Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page